Sevgili okurlarım merhaba, sağlığım için on yıldır her sabah Akdeniz Sahilinde yüzüyorum. Akdeniz’in berrak sularında yüzmek, sağlığımız için adeta bir şifa görevi yapıyor. Bilinçli yüzmeye gelenlerin yanı sıra eğlence için gelenler, karpuz kavun poşetler dolusu yiyeceklerle mangal yapmaya gelenler, midye yiyip çekirdek çitleyip oturdukları yere bırakanlar, içtikleri bira şişelerini kırıp etrafa saçanlar her türden insan geliyor. Asırlardır farklı kültürleri bir arada barındıran anavatanımda hoşgörü hepimiz için geçerli ve yaşam felsefemiz olmalı. Benim içinde çok renklilik hoş bir ahenk ve her renkte insanlar olmalı. Lakin çok renklilikle etrafımıza zarar vereceğimiz anlamına gelmiyor!..
Antalya Konyaaltı Akdeniz Sahili tamamen yeniden dizayn edildi. Havlumuz dışında yanımıza bir şeyler almaya gerek kalmadı. Buna rağmen denizimize etrafımıza hala zarar veriyoruz. Sabah bir saat yüzmekten sonra tuzlu sudan arınmak için duş almaya geldim. Beyefendinin birisi şampuanla rahat rahat duş alıyor. Öfkeli ama nazikçe: “Beyefendi şampuan kullanamazsınız yasak, balıklara çocuklara yaşlılara zarar veriyorsunuz.” Dedim.
Beyefendi umursamaz tavırlarla şaşkın şaşkın baktı ve saygısızca: “Buranın yetkilisi sen misin? Saçlarım çok yağlı yıkamam gerekiyor ve yıkıyorum. Bu durumu sana mı danışmam gerekiyordu, hadi git işine.” Dedi.
Meydan okuyan beyefendi sağlam ayakkabı değildi. Lakin bende ona pabuç bırakacak kadar cesaretsiz değildim. Ses tonumu yükselterek: “Beyefendi şampuanla sahilde duş alıyorsunuz, ikaz edilince de saygısızlık ediyorsunuz. Duş aldığınız pis sular denize akıyor ve kimyasallarla balıklar ölüyor. Aileleriyle gelen bebeler çocuklar yaşlılar bakteri kapıyor. Ayrıca üzerinde duş aldığınız yer ahşap çocuklar yaşlılar kayıp düştüğünde bir yerlerini kıracaklar. Duyarsız olduğunuz kadarda saygısızsınız.” Dedim.
Kendimize saygımız varsa gıpta ettiğimiz Avrupa gibi denize havuza evimizde duş alıp geliriz ve başkalarına bakteri bulaştırmayız. Çevremizi ve doğayı korumak temiz tutmak için hepimiz yetkiliyiz başımıza zabıta polis jandarma sahil güvenlik gerekmiyor. Bu duruma seyirci olan etraftaki insanlara aldırış etmeden duşunu alıp gitti şemsiyesinin altına oturdu. Polis ya da Zabıta çağırarak saygısız adamı başıma bela almak yerine belediyeyi ikinci kez aradım. Çünkü bu ilk değildi sonda olmayacaktı. Tekrardan şikayet dosyası açtılar. Tabii bununla yetinmedim ve artık yetkili kişiyi istedim: “Yetkili kişi size dönüş yapacak.” Dediler.
Antalya Büyükşehir belediyesinden deniz denetim personeli Orçun bey, aynı gün içerisinde aradı. Orçun beye: “Bazı insanlar şampuanla sabunla duş alıyorlar. Denize akan kimyasal balıkları öldürüyor. Sağlığı için yüzmeye gelen
insanlar pis sudan bakteri kapıyor. Çocuklar ve yaşlılar için çok tehlikeli diğer insanlar içinde zararsız diyemeyiz. Karpuz kavun poşetler dolusu yiyeceklerle geliyorlar ve arkalarında bıraktıkları yiyecek atıklarına sinekler doluyor. Tüp mangal getiriyorlar sıcakta patlasa birçok insan zarar görecekler. Amacım şikayet etmek değil bu durum için önlem almanız. İnsanların yemek yiyebilecekleri yeterince mekanlar var gereksinimlerini mekanlarda giderebilirler. Çözüm olarak sahil boyunca uyarıcı levhalar asılabilir. Böylece denizimiz vatandaşlarımız zarar görmez ve kırk derece sıcağın altında çalışan belediye görevlilerinin yükünü biraz olsun hafifletmiş olursunuz.” Dedim.
İşini bilen söylenenleri can kulağıyla dinleyen insanların hali bir başka oluyor. Doğduğunuz ve de doyduğunuz toprakların tozunu almamışsanız tozlu yollarında yorulmamışsanız algıda adımlarınız sizi yanıltabilir. Konumuz milli servetse sakın yanılmayınız, sakın yanıltmayınız, ne gerekiyorsa özveriyle hiç üşenmeden gocunmadan yapınız. Orçun bey: “Zekiye hanım duyarlılığınız için size çok teşekkür ediyorum. Bana söylediklerinizi üstlerime bildirip size dönüş yapacağım.” Dedi.
Aradan birkaç saat geçtikten sonra Orçun beyden telefonuma bir mesaj geldi sizinle aynen paylaşıyorum. “Zekiye hanım, sahile on beş gün içerisinde uyarı levhaları asılacaktır. Mümkünse sizden bir imzalı kitabınızı istiyorum. Allah’a emanet olun.”...
Orçun bey, gibi okumayı seven belediye ve devlet görevlilerine bir tane değil bin tane kitabım hediyem olsun. Biz bu ülkede güzel olan ne varsa birlikte el ele vererek, hata yapanları nazikçe ikaz ederek, bilmediklerimizi öğrenerek, bilmeyenleri öğreterek birlikte mükemmele ulaşacağız. Ben bu yaşın sahibi oldum hala öğrenciyim ve öğreniyorum. Öğrenme ve öğretme yaşının sınırı yoktur. Vatanımızı bayrağımızı devletimizi milletimizi ve sınırlarımızı bizden sonra gelecek neslimize öğreterek öğrenerek birlikte koruyacağız!..
Sevgi ve saygılarımla Zekiye Doğan
29 Temmuz 2019
YORUMLAR